30.12.2009

YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN


YENİ YIL


Neyseki uyku düzenimiz düzene girmeye başladı…Kızım Artık geceleri daha makul bir saatte uyuyor ve hiç olmazsa öğlenleri uyanıyor.
Maşallah diim de :)


Son günlerde Ece’de koltuk merakıdır gidiyor.Heralde bizden özeniyor olacakki oyuncaklarıyla bile koltuk üstlerinde oynamaya başladı.Tırmanmasına tırmanıyorda inerken düşebileceğinin farkında değil.O yüzden hop oturup hop kalkar oldum.Kendi çıkıyor ben indiriyorum.


Hatta abarttı yemeğini bile mama sandalyesinde değil koltuk üstünde yemek istiyor,tam keyif kızı oldu çıktı benim prensesim.
Tabi bu durum benim hiç işime gelmiyor,malum koltuk her gün onlarca defa silinmeye başladı .

öyle böyle derken 17.ayımızıda devirmişiz 18.ayımızdan gün almaya başladık.Dile kolay tam 17 ay…Daha geceleri,gazını çıkardığımız günler dün gibi aklımda hey gidi günler hey diyerekten,ara ara anımsayıp kendi kendime gülümsüyorum.

2008 ‘de hem acıyı gördük hem sevinci…Gidenler gitti ardında gözü yaşlı bizleri bırakarak…

2009’da hüznü ve neşeyi…Olmadık hastalıklar olmadık ameliyatlarla yüreğimiz burkuldu…

2010’da Yüce Yaradan’dan kendim,ailem ve sevdiklerim adına sağlık,mutluluk ve huzur diliyorum.


SEVGİLİ ARKADAŞLAR ,ŞİMDİDEN YENİ YILINIZI KUTLAR, SEVDİKLERİNİZLE BİRLİKTE MUTLU,SAĞLIKLI GEÇMESİNİ TEMENNİ EDERİM GÖRÜŞMEK ÜZERE ESEN KALIN.

24.12.2009

İNATCI KIZIM

Kızım ve ben uzun zamandır sabaha karşı uyuyoruz.Malum hala Kızımının uyku düzeni,düzelmedi...İlginçtir artık bu duruma bende alıştım.Hatta sabaha karşı başlayan(tekrar)dizilerim bile var...

Gerçi kızımın ve dolayısıylada benim düzenli bir uykuya ihtiyacımız var.
Dr. ise sadece...sabredin diyor geçecek-o yüzden beklemedeyim...

Eşimde sağolsun,gurbette olunca akraba makrabada olmadığı için bu geçici durum geçene değin bize ev işlerinde yardımcı olacak bir bayan tuttu bu durum beni oldukça rahatlattı en azından uykusuz uykusuz birde günlük ev işlerini nasıl yapacağım diye düşünmüyorum(işimede gelmedi değil)...

Aşağıya Sabaha karşı inatla uykuya direnen kızımdan bir kaç kare fotoraf ekledim...Gördüğünüz gibi uyku gözünden akıyor ama kızım direndikçe direniyor... Saat sabaha karşı ya 04 ya 05 ...





21.12.2009



YENİ YIL


Yeni yıl yaklaşıyor.Geceleri pencereden dışarı bakıyoruz.Bazı evlerde süslü çam ağaçlarının ışıkları yanıp sönüyor.Kızım onlara bakıp göz kırpıyor,el çırpıyor.Bu yıl ikinci yılbaşımız olacak daha nice senelere İnşallah...




Kızım hayvanları çok seviyor.Geçen gün bir arkadaşımın evine misafir gittik.Salondan bahçeye açılan kapının önüne oturdu.Bahçe tarafındada ev sahibinin köpeği ona patisini uzatıyordu.Kızımdan camın arkasından onu öpüp duruyordu...




Şu sıralar kızımın peşinden koşup duruyorum.Maşallah hiç durmuyor.En dikkat edilmesi gereken yaşlarda.Kızım hergeçen gün daha yaramaz oluyor....Tatlı şey...




Babasına Baba diyor Benim adımda Nene ...

16.12.2009

HAVA KÖTÜ

Sabah gök gürültüsüyle irkildim.İzmir’de bir yağmur bir yağmur.Şimdiden her taraf göl olmuş durumda.

Pencere kenarına oturup sabah sabah işe,okula gidenlerin koşuşturmalarını izledim.

Ece’m ise sabahın ilk ışıklarıyla uyuduğu için sanırım gök gürültüleri bile ona ninni gibi geliyordur.

Ben ise normalde uykuda olmam gerekirken ayaktayım malum bugun temizlik gunum.NE-de güzel bir gün seçmişim dışarıda şakır şakır yağmur yağıyor :)Sanırım temizliğe gelen bayan mutludur malum cam-pencere silmeyecek.

Uykusuzum ya,zaten bozuk olan gözlerim birde yorgunluktan kıpkırmızı.Dün gece saat 04.00 gibi ha uyudu ha uyuyacak dediğim kızım ,kendi kendine oyun yaratıp minik koltuğunun çevresinde döne döne koşuşturuyordu.Uyuduğunda ise nerdeyse saat 06.oo gibiydi…


Her zaman temizliğe geç gelen bayan ise böyle bir günde erken geleceği tuttu :) hoş gerçi erken gelse kabahat geç gelse kabahat,bu uykusuzluk var ya bu uykusuzluk 10 dak.bile uyuyabilmek kıymetli geliyor insana ,mutlu kalın .

14.12.2009

UYKU DÜZENİMİZ



Uyku düzenimiz yavaş yavaş düzelmeye başladı en azından artık 05.oo gibi uyumuyoruz en geç 02.oo gibi uyumuş oluyoruz.Sabahta pardon :) akşam üstü 16.oo gibi değil de 12.oo 14.oo arası uyanmış oluyoruz….Tabi benim için bu da bi gelişme…Zaten uyanır uyanmaz yıkanması giydirilmesi yedirilmesi derken epey bir geç oluyor… Zaten grip-mrip salgını diye fazla kalabalık ve kapalı yerlere girmiyorduk belkide böylesi bizim hayrımıza oldu...




Ece’nin bugünlerde oyuncaklarından ziyade Televizyon favorisi oldu. Daha oturma odamıza girer girmez –DÖ diyerek (bu da ne demekse) televizyonu gösteriyor…Yani biran evvel açta izleyeyim demek istiyor.Hele bir açmayayım kendini yerlere atıp tepinmeler başlıyor.Nedense bu ay istediği bir şey olmazsa kendini yere atıp tepinmeler başladı…

Geçecek biliyorum ama yinede insan evladını yerlerde tepiniyor görünce üzülüyor.




Ayrıca Ece’yi bu ay, yüksek yerlere tırmanma hevesi sardı.Es keza kutu-mutu görmesin ya üstüne oturuyor ya üstüne çıkmaya çalışıyor ya kutuların üstüne oyuncaklarını diziyor,bu arada Babası Ece’ye çay takımı almış aşağıdaki fotorafta görüldüğü üzere kocaman kutu Ece tarafından banyodan oturma odasına taşındı,bazen ben bile Ece’nin taşıdıklarını görünce (ağır-ağır)şaşıyorum…




Şuan saat gece 01.oo ve Ece’de hiç uyuyacak göz yok sanırım yine sabaha kadar Ece’yle oyun oynayacağım ve çizgi film izleyeceğim,Mutlu kalın …

6.12.2009




GÜNDÜZ VE GECE


Son günlerde perişan bir haldeyiz.Ece gündüz ve geceyi şaşırdı…Sabaha karşı 05.00 gibi uyuyor akşam üstü 16.00 gibi uyanıyor.Tabi hal böyle olunca bende onunla birlikte sabaha kadar oturup sabaha karşıda uyuyup,nerdeyse akşam üstü uyanır oldum.Ne ev işi, ne sosyal hayat, ne alışveriş, ne misafirlik.Zaten uyandığımızda hava kararmaya yakın oluyor…Şaştım kaldım…


Eş dost tanıdık bir iki taktik verdi hepsini denedim,hak getire…
Bir gün Ece uyurken kepenkleri açtım,kapıyı hızlı bir şekilde kapadım,telefon çaldırdım,normalde tık dese uyanan kızım,banamısın demedi…


2.taktik ise uyurken altını değiştir yada burnuna hafif hafif dokun idi…Evet bu denilenleride yapayım derken Ece yarı uyanık yarı uykulu nerdeyse beni pataklıyordu çok sinirlendi bebeğim :)


Sonunda doktorunu aradık ve Dr’u gülerek
-bekleyin hanımefendi bekleyin,sağdan soldan duyduklarınızıda uygulamayın dedi…
Yani anlayacağınız bu bir süreçmiş elbet uyku düzeni düzelecekmiş sabretmeliymişim.


Yani büyük ihtimalle siz bu satırları okurken ben ve kızım uyuyor olacağız, siz ve bebişiniz uyurkende biz uyanık …


Bari eski düzenli hayatımızın devam ettiği günlerden birkaç kare fotarafla cümlelerimi tamamlıyayım,görüşmek üzere arkadaşlar…


23.11.2009

BUGÜNLERDE

Ece’de yerden hav,saç vs…ne bulursa ağzına atma huyu başladı…Her gün ev süpürülse de yinede bu tarz şeyler halının üstüne,parkelerin üstüne düşebiliyor ve güzel kızım bunları bir güzel HAM yapıyor sonrada ağzından çıkar çıkara bilirsen…




Geçen gün halının üstüne minik lastik tokası düşmüş.Tabi ben görmedim Ece’den şöyle bir ses duydum 'MAMAAA' dedim ne maması bir bakayım ki,mama dediği şey tokasıymış …Bağrış,çağrış ağzından tokasını çıkardım…


Parka götürdüğümde de kaş göz arasında eğilip yerdeki kumları avuçluyor e sonrada görmesem tabi HAMMM …Bu huyunun geçmesi için sanırım biraz daha büyümesi lazımmış,elimde seçenek yok bekleyecek ve göreceğim.


Bugünlerde oldu ya parka gitmek için dışarı çıkarmayı geciktirirsem, gidiyor sokak kapısına önünde durup –nana-nana (anne) diye bağrıp duruyor…


Sanırım –anne hadi beni parka çıkarsana demek istiyor :)
Bende eğer az işim varsa sanki hemen dışarı çıkacakmışız gibi onu önceden pusetine oturtuyorum ,holde pusetinde Ece beni bekleye dursun bende işimi halledip parka doğru yol alıyoruz …


Ece’m bu aralar bu oyuncağını pek sevdi…

Kendi kendine yazdıktan sonra silmesini de öğrenmiş,pek bir mest karalayıp duruyor..En azından hiçbir yer kirlenmiyor,yani anlayacağınız ben memnun kaldım herkese tavsiye ederim.



Ve kısmetse bayramda ailem bizi ziyarete gelecek…Sevinç içinde bekliyoruz…Dedemizi görmeyeli 6 ay Anneannemizi de görmeyeli 3 ay oldu…Haliyle Torunlarını çok özlemişler.

Ayrıca Kısmetse bayramdan sonra Ailem dönerken bende onlarla birlikte Edirne’me gitmek istiyorum sanırım 2 ay kalırım,hoş gerçi daha babamızın haberi yok :)

Gerçi,Plan yapmayı sevmem ne demişler, Her şeyin hayırlısıııı ...

20.11.2009

ECE'NİN KOLTUĞU

Ece’de bugünlerde oturma merakı sardı.Sanırım bize özeniyor.Ya bizim koltuklara tırmanmaya çalışıyor başaramayınca da Koltukların yastıklarını alıyor halının üstüne koyup üzerıne oturuyor veya oyun kovalarını ters çevirip üstüne oturuyor hatta gecen gün terliklerimi üst üste koyup üstüne oturmuştu…

Nedense bu durum onu çok mutlu ediyor.
Hal böyle olunca babasıda prensesine çocuk koltuğu almış.


Ece’ye sürpriz olsun diye göstermeden içeri alıp baby tv.karşısına koltuğu yerleştirdi,Bizimki koltuğu görünce pek bi mutlu oldu,sanki anlamış gibi yüzü tebessümle doldu.


Koltuk fikri güzelde bizimki daha çok ufak olduğu için anca 2-3 dak.sabit oturabiliyor ondan sonra koltuğunun tepesine çıkmakmı,koltuğu ters düz edip oturmaya çalışmakmı,yada koltuğu kaldırıp fırlatıp atmakmı…tabi ben’de korkudan hop oturup hop kalkıyorum,babasınınsa umru değil
-koltukta oturmasını düşe kalka öğrenecek deneye yanıla diyor.



Tamam koltuk sünger ve alçak ama koltuğa oturmaya çalışansa minik bir bebek dikkatli olmak lazım değilmi.

Not:Bakıyorum da kızım bu son birkaç gündür pek bir rahat oturup kalkıyor .Yani boşuna telaş etmişim .baba duymasın ama sanırım baba haklı çıktı:)

17.11.2009




TEYZEMLER



Haftasonu bize bir sürpriz yaparak teyzem ve iki kızı İstanbuldan geldiler.Hafta içi çalıştıkları için anca haftasonu geldiler…




Şansımıza İzmir’de hava açık ve güneşliydi bahaneyle bizde teyzemleri gezdirirken bol bol gezdik…Ct.günü sabah erken uçağıyla geldikleri için hep birlikte evde güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra tepeye çıktık kahvemizi içtik ordan onları alıp form’a gittik daha sonra Ora’da pide-kebab yiyip gec saatlerde eve döndük…





Pazar günüyse sabah erkenden kahvaltı için feribotla karşıya geçip urla’da Rıfat ustaya gittik orda da epey bir oturduk malum geniş bahcesi ece’ye koşturması için güzel bir alan oluşturuyor. Sıcak ve güneşli havada da biz bol bol oksijen aldık..



Daha sonra urla merkezi gezip çıkışta bulunan ‘Rahatla’ isimli tesisde kahvelerimizi içip çayır çimen kızlarla coştuk…




Teyzemin kızı at’a bindi onu izledik bahaneylede Ece’m bolbol temiz hava alıp eve oksijenden sızmış bir şekilde döndü.Ve sabaha kadar mışıl mışıl uyudu .Ayrıca teyzemler Ece’mle bol bol oynadılar,ilgilendiler bende haliyle rahat ettim.



Gene Sesleniyorum eşim dostum akrabam buyurun gelin misafirim olun …

12.11.2009



ECE'NİN MİSAFİRİ


Ece’yi görmeye İstanbul’dan hülya ablamız gelmişti .Artık gelen misafilerim bana değilde daha çok Ece’yi görmek için gelmeye başladı .Tabi Ece’cik Hülya ablasını görünce beni unuttu kadıncağızıda bir rahat bırakmadı…

Hülya ablamızla ne dogru dürüst muhabbet edebildik ne de karşılıklı bir şeyler yiyip içebildik .Bizde kaldığı günler boyunca kızımın elinde kitabı yada oyuncağı kadıncağızın hiç kucağından inmedi .Her zamanki gibi Ece’de devamlı bir oynama modu aldı başını gitti.Hülya ablamızda bu yoğun ilgiden hem mutlu oldu hemde bize belli etmesede sanırım birazcıkta olsa yoruldu ...
Kolay değil sabahtan akşama dek hülya ablamızın kucağında uyku düşmanı bir bebiş ve devamlı oynayalım oynayalım deyip deyip durmakta ...


Gerçi Hülya ablamız sayesinde bende dinlenmiş oldum…Çünkü Ece son günlerde muazzam bir oyun düşkünü oldu çıktı haliyle yegane arkadaşıda beN .Hele o kitaplar yokmu o kitaplar !!! Ece bir kitap kapıp bana getirmeye dursun, kitabı belki yüz defa sayfa sayfa anlatıp çevirip çevirip başa dönmüyormuyuz ….
Tabi bu görev de,bizde kaldığı süre boyunca haliyle Hülya ablamızın oldu…Yani ben halimden oldukça memnundum .

Ayrıca buradan 'eşe dosta' duyurulur buyurun İzmir’e misafirimiz olun sizleri ağırlamaktan mutluluk duyacağıma emin olabilirsiniz :)

2.11.2009

Bizmi çok abartıyoruz !

Ece’ye geçenlerde kurduğum çadırı gerek yer kaplaması gerekse kızımın bıkmasından dolayı kaldırdım.Bu durum Ece’nin umrunda bile olmadı .Eskiden Oturma odamızın köşesinde sehbahım dururdu şimdiyse Ece’nin oyun köşesi.


Geçen gün düşündümde Ece’nin aramıza katılmasıyla birlikte evimizde epeyce bir değişiklik yaşamışız .Kimilerine göre bizim yaşadığımız değişiklikler çok gereksiz olsada biz yaptığımız değişikliklerden dolayı kızımız güvende olduğu için kendimizi daha rahat hissediyoruz.




Örneğin eskiden salonda otururduk ,salonda misafir ağırlar hatta büyük televizyon salonda olduğundan ,salonda yemeğimizi yer ,filmler,diziler izlerdik.



Şimdiyse Ece’nin doğmasıyla birlikte eskiden nadir kullandığımız bazen haftalarca uğramadığımız temizlikten temizliğe girdiğim oturma odamıza taşındık . Oturma odamız 'salonumuzdan' sonra başta bize ufak geldiyse de,alışmamız uzun sürmedi burayıda benimseyiverdik.






Lakin bu defada oturma odamızdaki mobilyaların bulundukları yerler değişti.Televizyonumuzun yönü değişti ,oturma odamızın kapısına çocuk güvenlik kapısı takıldı,sehbahlar tehlike oluşturduğundan ve evde yer olmadığından akrabalara verildi,oturma odamızın ortasına bebek oyun parkı kuruldu,halımız ufak olduğundan Ece'mizin ayakları üşümesin diye halı değişti,oyuncaklarını koymak için sepet alındı, haliyle oturma odamızda da kendimize göre bir düzen oluşturduk.





Ayrıca pek halı-yolluk sevmeyen ben. Halı yoksunu evimin holleri koridorları Ece'mizin emeklerken narin dizleri zedelenmesin-acımasın diye yolluklandı .



Tabi bununlada kalmayıp mutfağada el attık…örneğin bütün mutfak dolaplarına ikea’dan aldığımız kilitler takıldı.Kesici aletlerin olduğu çekmeceler(bıçak) her ihtimale karşı en üstlere taşındı.En alt çekmecelere tahta kaşıklar plastik kepçeler koyuldu,böylelikle alıştığım çekmece düzenim değişti.Tabi iş çekmeceylede bitmedi ocağımın önüne çocuk güvenlik barikatı kurduk neme lazım tencereleri çekmesin diye yada tencereler kaymasın diye.Mutfağımda çok sevdiğim ufak bir halım vardı onun yerine gene Ece'min ayakları üşümesin diye uzunca bir halı alındı .Mutfağımda fazla dolap mevcut olmadığı için ve Ece’min biberonuymuş,tabağıymış,mamasıymış koyacak yer bulamadığımdan Kızıma ekstradan ufak bir dolap alındı .ben yemek yaparken mutfakta oyalansın diye buraya da ufak bir oyuncak sepeti koyduk,sanki mutfağım çok büyukmuş gibi birde mutfak masamızın yanına Ece’nin mama sandalyesi konuldu .





Ayrıca bütün oda kapılarına Ece’min parmakları sıkışmasın diye koruyucu lastik takıldı.



Evde sağdan-soldan çıkan bozuk paralar için Kücuklugümde bile hiç kullanmadığım kumbara alındı.Banyo küvetinin zeminine kaydırmaz halı konuldu.



Ece’ye oda yapmadığımız ilerde yapmayı düşündüğümüz için Ece’nin karyolası yatak odamıza konuldu.Hatta geçenlerdede Çalışma odası olarak kullandığımız oda Ece’ye oda yapmak için boşaltıldı.





Yani buraya yazdıklarım aklıma gelenler oysa daha bir çok şey varda şuan aklıma gelmiyor.Anlayacağınız bizmi çok abartıyoruz yoksa herkesmi bizim gibi ben bu işi çözemedim .Son günlerde sanki evde biz değilde sadece Ece yaşıyor gibi bir durum oldu…


Gerçi biz halimizden memnunuz kızımızın her geçen gün gerek yaptıklarıyla,gerek tavırlarıyla bizi şaşırtması bizi mutlu ediyor.Ece için her ebeveyen gibi tek isteğimiz sağlıklı-sıhhatli-mutluluk dolu günlerin onunla olması.

28.10.2009


BABAMIZ DÖNDÜ


Evettt sonunda babamız döndü.
İzmir’den Hollanda’ya direkt uçuş olmadığı için İstanbul aktarmalı gidip döndüğünden birde babamızın uçağı rötar yaptığından, eşim epeyce yorgun eve vardı.




Hal böyle olunca da babası eve geldiğinde Ece uyuyordu baba ve kız birbirlerini göremediler .

Babası Ece doğduğundan beri ilk defa kızından bu kadar ayrı kaldığı için eve gelince Ecemizi yatağında uyurken bir müddet izledi çaktırmamaya çalışssada gözleri sulandı ...




Hoş geldin,açmısın,dinlen biraz, nasıl gitti, neler yaptın,memnun kaldınmı diye konusurken bir anda eşim tüm yorgunluğu ansızın gitmiş gibi sabahı bile beklemeden bavulunu açmaya başladı.



Zaten giderken çok az kıyafet koydurmasının nedenide hemen belli oldu,bavulunda elini nereye atsa Ece’ye birseyler çıktı.



O-bu-şu derken halının üstü doldu ki eşimi tanıdığım için seyahate Tembihli göndermiştim.
-ne bana-ne de Ece’ye bir şey alma demiştim çünkü Türkiye’de her şey var,yok yok…



Sanki ben öyle dememişim bana göre gerekli-gereksiz bir yığın şey alıp taşımış…
Eşimin bana verdiği yanıtsa hep aynı oldu
–Biliyorum sen tembih etmiştin ama ne yapayım dayanamadım…
-Biliyorum bazılarını fuzuli aldım,hatta Türkiye’de daha güzelleri bile var…



Bana öyle geliyorki seyehati boyunca eşimin aklında hep kızı varmış ben fazla aklına gelmemiş olmalıyımki :)diyeceksinizki neden böyle düşünüyorsun ?Alın işte ispatı:)



Görünen köy klavuz istemezmiş :)
YORUMSUZ= Bir taraf kızına aldıklarının bir kısmı ve bir taraf eşine aldıkları...





Tabi üsteki fotoraf işin şakası kızımı kıskanacak değilim :)
Önemli olan günler sonra eşimin sağ sağlim yanımıza gelmesi gerisi boş :)




Ayrıca,
Yalnız kaldığım günler boyunca ,beni yalnız bırakmayan blog dostlarım sevgiyle kalın :)

26.10.2009

KIZIMIN ÇADIRI

Kızımı oyalamak için elimden geleni yapıyorum.Bütün gün ve bütün akşam ben yoruluyorum Maşallah kızımda hiçbir yorgunluk belirtisi olmuyor.


Derlerdi ya büyüdükçe rahatlarsın NERDEEE…


Resmen Oyun delisi bir kızım oldu.Hiç sıkılmıyor,hiç durmuyor ve dediğim gibi hiç yorulmuyorda.
Bense durmadan Ece’nin sırtına koyduğum ter bezlerini değiştirip değiştirip duruyorum…

Eskiden kendi başına oyunlar yaratır kendince oynardı .





EY GİDİ ESKİ GÜNLER



Oysa son günlerde oyununa benide ortak etmeye başladı …

Hal böyle olunca durmadan onun istediği şekillerde oyunlar oynamaya başladık yok kule yapma,yok halka geçirme,yok yastık atma ,yok top fırlatma,yok parkeye ses çıkaran bir oyuncakla vurma vb…

Hele bir kızımın oyunlarına ortak olmayayım mızmırıklanmakmı istersiniz bağrınmakmı…


Artık isteklerini konuşamasada bir iki kelimeylede olsa dile getirebiliyor.

Örneğin canı atınamı binmek istiyor geçiyor oyuncak atının yanına gözümün içine baka baka dıgıdıgıdıgı demeye başlıyor. Oldu ya yorgunsun oldu ya o an işin var,yandıN!!!


Nerden öğrendiyse,Kendini yerlere atmalar,çığlık atmalar,kendince bana bağrınmalar…


Son günlerde farkettimki kendine koltuk arkalarını,masa altlarını mesken tuttu ve böyle kuytu yerlere bir iki oyuncağını taşıyıp onlarla lagulugu konuşuyor.Bende gittim kızıma bir çadır aldım,olurya belki oyun arkadaşı olan beni unuturda:) çadır o’na farklı gelir kendi kendine oynar diye…




Kolay görünsede odamızın içine zar-zor kurduğum çadırını başta yadırgayıp sadece karşıdan seyretmekle yetinsede son birkaç gündür çadırına alışmasıyla Annede rahat etti:)



Şimdilerde elimde çayım karşımda televizyonum keyif yapmakla meşgulüm.Kızımsa beni unutmuş bir durumda,çadırının içine oyuncaklarını taşıyıp yada çadırının içinden oyuncaklarını dışarı fırlatmakla meşgul…


22.10.2009

MİM

İzmir’li blog arkadaşım filiz beni mimlemiş..
Teşekkürler canım
hemen soruların yanıtlarına geçiyorum :)

1-Bloguna neden bu ismi verdin?

Babası kızını Prensesim diye sever…Kızım doğduğundan beri,Aile fertleri başta olmak üzere tüm eş, dost kimle konuşsak Prensesiniz nasıllar derler.Bizimde bu kelime hoşumuza gidiyor bu yüzden Prenses Ece olsun istedim…

2-Blog yazarken star tribiyle istediğin,olmazsa olmaz dediğin şeyler var mı?
Ece geç uyuduğu için blogumu genellikle çok geç saatlerde yazabiliyorum.
Haliyle masamda hep bir bardak sıcak süt oluyor .
+
Ece uyumadan asla blog sayfama yazı yazamam konsantre olamıyorum…
3-En son satın aldığın garip şey?

Ece’ye bebek diş fıçası aldım,daha anlayacak yaşta değil ama öylemesine eline verdim bu durumdan kızım çok memnun oldu dişlerini fırçalıyamasada bol bol fırçayla kaşınan dişlerini kaşıyıp duruyor.
4 -Şeker gibi olduğun anlar?

Eşim ve kızımla tatile çıktığımız zamanlar.

5-Arkadaşım artık sormayın şunları dediğin şeyler?

Gurbettesin,Aileni akrabalarını özlemiyormusun!!
İzmir’de yalnızlık çekmiyormusun !!
İlerde Edirne’ye dönecekmisiniz!!
6-Aynaya bakınca gördüğün?

Şeker tombiş bir anne

7-Kendini okutan blog dediğin?

Doğal ve içten olan blogları
Yaşantılarını kendi yaşantıma benzettiğim blogları
Bebekleri kızımla aynı yaşta olanların bloglarını.
Blogunda biraz hava sezinlediğim blogları okumam
8-Bu blog sahibi/sahibesiyle karşılaşabileceğin yerler?

ege park-bostanlı sahili-form

Sayfasında epeydir mim istediğini belirten Hicran arkadaşımı mimliyorum..





19.10.2009

6.HİS

Çocuklar gerçekten bir alem…

Babamızı sonunda hollanda’ya yolcu ettik.Sanırım babamızın gideceğini hisseden kızım son iki gün resmen babasına yapıştı ve babasının kucağından hiç inmedi .Babamız Bile bu duruma pes dedi.


Eskiler derler ya,benzetmek gibi olmasın ama hayvanlar ve küçük çocukların 6. Hissi çok kuvvetli olurmuş hakikaten inandım buna.



Hem de ne yapışmak kızımın gözleri son iki gündür beni bile görmedi.Adamcağız ne rahat yemek yiyebildi ne de televizyon seyredebildi devamlı bir çift göz onu izliyor ve bebekçe (lagu lugu) laf atıyordu...

Babasının Gideceği sabah Ece sanki babasını uğurlarmışcasına erkenden uyandı .

Konuşabilse beklide hayırlı yolculuklar bile diyebilirdi…

Valizi elinde kapıdan çıkan babasını Hüzünlü hüzünlü seyretti.
Babası evden çıkar çıkmazda kopardı yaygarayı…

Zar zor yatıştırdım…ki Ece daha 14 aylık kimine göre ne anlar ki !!!
Anlıyormuş cidden bende şaştım bu işe…

Ve bütün gün huysuz-huzursuz-neşesiz evin içinde (sümüklü burnuyla)dolandı durdu.


Sümüklü diyorum çünkü 15-20 gün önce başlayan gribal durumu hala devam ediyor ve şakır şakır burnu akıyor bende mendil elimde Ece'nin peşinde koşturup duruyorum.
Tabi birazda üstündeki kırıklık ve huysuzluk nedenide sanırım bu.

Evin içinde kafasını bir o koltuktan bir diğer koltuğa yaslayıp yaslayıp duruyor.



Yani bu aralar bizde durumlar bu …
Kızımla birlikte Dört gözle babamızın hayırlısıyla dönmesini bekliyoruz…

14.10.2009

HERŞEYİN HAYIRLISI

Bu hafta Ece’yi bol bol gezdirdik malum havalar iyiyken değerlendirmek lazım.Tabi güzel kızımın gezmeden anladığı temiz ve güzel hava değil sadece oyuncakçı dükkanları.
Artık bu yaşta ne anlıyorsa…

Girmesine giriyoruz iyi hoşta,oyuncakçı dükkanlarından çıkarken bizim için zor oluyor.Ya elindekini bırakmıyor ya içerden çıkmak istemiyor tepindikçe tepiniyor.

Bu hafta oyuncakçı dükkanında ‘güzellik masasını’ beğendi masanın önündeki sandalyeye oturup dakikalarca kendine baktı ,masanın çekmecelerini açtı, kapadı, ara arada bize bakıp gülücükler gönderdi.



Oysa geçen ay oyuncakçı dükkanında bu masaya bakmamıştı bile.Her defa yaptığı tercihlerle bizi şaşırtıyor.Hatta yanına gelen ufak bir kızcağızada masasını alacak sanarak sinirlendi ve kötü kötü bakarak yolladı …

Bu masayı Almak ve almamak arasında tereddütte kalsakta bizimkinin hevesinin çabuk geçeceğini bilerek vazgeçtik.

Ayrıca Ece bu aralar geceleri çok uyanmaya başladı.Nerdeyse her saat süt ister oldu.Bense bütün gece kızımın biberonuna süt koymak için mutfak ve odam arasında koşturur oldum ,anlayacağınız uykusuzum…

Kızımın bu aralar neden kaliteli bir uyku uyuyamadığını ve neden çok acıktığını merak eder oldum !!!

Ve
Haftaya eşim yurt dışına çıkıyor yaklaşık 10 gün yanımızda olamayacak .Bense bu koca şehirde kızımla baş başa kalacağım.Tabi hal böyle olunca bende bir panik bir panik. ilk defa kızımla beraber yalnız kalacağım için kafamın içinde olumsuz düşünceler dolaşmaya başladı.
Hep –ya …. İle başlayan cümleler.

Malum gurbet ilde fazla eş-dost tanıdıkta yok.Olanlarda bize epeyce uzak oturuyorlar,hani ya acil durumlar için ben yinede telefonlarını aldım ama yinede insanın yakını gibi olmuyorlar…


Anlayacağınız ayrılıktan dolayı şimdiden bende bir hüzün hakim ayrıca yalnız kalacağım için de hafiften bir korku …
Ne diim,Herşeyin hayırlısı.

9.10.2009

EVİ TEMİZLEMEK Mİ !

Eskiden evi süpürmek için elektrik süpürgesini çıkardım mı Ece uzaklaşır bir köşeden beni izlerdi.Sanırım süpürgenin çıkardığı sesten ürkerdi.Anlıyacağınız rahattım….
Böylelikle kızım ayak altında dolaşmaz bende işimi rahat rahat yapardım.




Bugünler de kızımın birçok şeyde olduğu gibi bu konuda da bir anda huyu değişti.
Ben evi süpürmek için ne zaman elektrik süpürgesini açsam gelip süpürgeyi ittirmeye-vurmaya hatta elinde oyuncağı varsa süpürgenin üstüne atmaya çalışıyor.Yani devamlı ayak altında dolaşarak bana hiç ev işi yaptırmaz oldu .




Ayrıca...
Vileda mı ??
O da ne :)
Vileda’yı zaten hiç sevmiyor sanırım ucundaki püskülü korkulacak bir şey sanıyor ve viledayı karşıdan gördümü bağrınmaya başlıyor.



Bu gidişle bilmiyorum evin hali ne olacak ve ben ne yapacağım …

5.10.2009

AGORA


Pazar günü ailecek karşıya geçelim hem dolaşırız hem karşı tarafta bulunan Agora alışveriş merkezini gezeriz dedik ve hazırlanıp evden çıktık.

Hava aşırı sıcak ve bunaltıcıydı.Hafif grip olduğum için Yol boyunca arabanın kliması açık olduğu halde eşime her 10 dakika da bir klimayı mı kapadın diye sordum.
Tabiri caizse beni ter bastı .

Yollar çok kalabalıktı anlaşılan her Pazar olduğu gibi bu pazarda herkes bizim gibi gezmek dolaşmak için kendini dışarı atmıştı.
Nerdeyse 45 dak. sonra gideceğimiz Agora Alışveriş merkezine vardık.Uzun zamandır karşıya geçmediğim için yol bana çok uzun geldi.

Eşim her zaman olduğu gibi ben rahat gezeyim diye Ece’yi aldı ve baba kız Alışveriş merkezini beraber gezmeye başladılar.


Bense mağaza mağaza dolaşmaya başladım malum bir ay kadar sonra Edirne’ye gideceğim oralar buralara benzemez havası kışın buz gibidir.
Dolaştım dolaştım bir iki ufak tefek şey aldım ama istediklerimi bulamadım anladım ki İzmir’e daha kışlık sezon tam gelmemiş iyisimi eşimi ve kızımı bulup ailecek bir yerde kahve içelim dedim.

Daha sonra bizimkileri Elimle koymuş gibi buldum baba kız oyuncakçı dukkanında bakınıyorlardı ve babanın eli gene doluydu.

Babası her oyuncakçı dükkanına gittiğimizde illa kızına bir şeyler alıyor Aslında bu durum artık benim hoşuma gitmemeye başladı çünkü ev ufak ve oyuncakları koyacak yer yok.Her şeyden önemlisi Ece her şeyden çabuk sıkılan bir çocuk ve hevesi 1 günde geçiyor.
Çoğu oyuncağını arkadaşların çocuklarına hediye ettik.Heralde etmesek Ece’nin oyuncakları bizim ıvır-zıvırlardan daha fazla yer kaplardı.

Her ne kadar alma gerek yok dediysemde Eşim her zamanki yanıtı verdi
- Ece benim bir tanecik kızım değil mi! alırım almam benim bileceğim şey dedi

Pehhh…

Daha sonra alışveriş merkezinde bulunan bir kafeye gidip oturduk.Ece acıktığı için önce onun sütünü hazırladım,pusetinin içinde bir güzel içirdikten sonra oyalansın diye eline bir kitap verdim.Yoksa açar kollarını indirin beni pusetten der,demekle de kalmaz bağrınmaya başlardı.



Karı-koca kahvemizi yudumladıktan sonra umduğumuzdan daha kısa süren gezimiz sonucunda Tekrar karşı tarafa geçip Altıntepe’de yemek yemeye karar verdik bahaneylede İzmiri ve İzmir körfezini tepeden seyrederiz dedik tek çekincemiz yer bulabilirmiyiz olduysada bir şansımızı denemeye karar verdik ve toparlanıp arabamıza bindik ve Karşıyaka’ya doğru yola çıktık.

Altıntepe’ye vardığımızda başta arabamızı koyacak yer bulmakta zorlandık anlaşılan havayı güzel bulan buraya gelmişti.Etraf çoluk-çocuktan geçilmiyordu –eşime yok dedim iyisimi biz dönelim yer bulmak imkansız gibi geldiyse de kafeteryası full olmasına karşın restaurantın da birkaç boş masa vardı ve hemen oturduk.Ecemizde yolda uyumaya başladığından rahat ettik.




Sanırım Ece'ye temiz hava iyi geldi ve Tepede bulunduğumuz süre içersinde Ece ara ara uyandıysada çoğunlukla uyudu.Bizde eşimle rahat rahat Yemeğimizi yiyip çayımızı içip evimize döndük.Böylelikle bir pazar günümüzde güzel bir şekilde sonlandı.
mutlu kalın

1.10.2009



DOKTOR KONTROLÜ

Bugün kızımın aylık rutin doktor kontrolü vardı..
Bahaneyle de hem şu bir türlü geçmeyen burun akıntısını hem de ara ara çıkan hafif ateşini de doktoruna göstermiş oluruz dedik.


Hem de Doktor çıkışında gidip bir yerlerde yemek yeriz diye düşündük.Toparlandık ve evden çıktık.

Randevulu gitmemize rağmen Poliklinikte epeyce bekledikten sonra nihayet sıra bize geldi.Doktoru hemen tanıdı Ece’yi ve gülümsedi.
Ece’de hemen tanıdı doktorunu ve yaygarayı kopardı .

Artık hiç sevmiyor doktorunu ve bağrınmaya başlıyor oysa eskiden doktor amcası Ece’yi muayene ederken bir şekilde kandırmayı başarıyordu ama artık büyüdü kızım öyle numaraları yemiyor.Neyseki adamcağız zar zor Ecemizi kontrol ettikten sonra tanıyı koydu.
Kızımız Hafif bir gribal enfeksiyon geçirmiş sabretmeliymişiz bugün yarın geçermiş,ara ara ateşinin çıkmasıysa gripten değil dişlerindenmiş,bebeklerde olurmuş bazen diş çıkarma dönemlerinde hafif ateş çıkması.
Olmaz ama,olur ya Yinede ateşi yükselirse arayın beni dedi.

Doktorundan pek memnunuz gerçi bu değiştirdiğimiz 4.doktor olsada.

Her gittiğimizde kızımızla oldukça iyi ilgileniyor ve sabır taşı gibi . (özellikle benim sorduğum sorulara)




Sonuç olarak içimiz rahatladı.Doktor en azından kullandığınız ilaçları artık kesin dedi,zaten kızıma her ilaç verdiğimde üzülüyordum neticede adı üstünde ilaç suni bişey yararı kadar zararıda var.

14 aylık 12.400 gr. Maşallah dedi ve dedik…

Doktor her ihtimale karşın yeni bir reçete yazarken bir ara kafasını kaldırıp bize baktı ve anne iri baba iri kızınızın da kilosu, bu açıdan bakarsak normal dedi ve gülümsedi…Ama o an gülümseyen sadece doktordu…Bense iç dünyama dönmüş ve düşünmeye başlamıştım.

Ben bu kiloları neden veremiyorum diyeeeee :)

Ve bugün evlilik yıldönümümüz

Eskiden (bekarken)5-6 senelik evlileri gördüğümde vay be derdim…
Şimdi sanırım bize de vay be diyen çıkıyordur.
Oysa evlendiğimiz gün hafızalarımızda hala daha dün gibi… mutlu kalın…


Teşekkürler gene beklerim...