28.10.2009


BABAMIZ DÖNDÜ


Evettt sonunda babamız döndü.
İzmir’den Hollanda’ya direkt uçuş olmadığı için İstanbul aktarmalı gidip döndüğünden birde babamızın uçağı rötar yaptığından, eşim epeyce yorgun eve vardı.




Hal böyle olunca da babası eve geldiğinde Ece uyuyordu baba ve kız birbirlerini göremediler .

Babası Ece doğduğundan beri ilk defa kızından bu kadar ayrı kaldığı için eve gelince Ecemizi yatağında uyurken bir müddet izledi çaktırmamaya çalışssada gözleri sulandı ...




Hoş geldin,açmısın,dinlen biraz, nasıl gitti, neler yaptın,memnun kaldınmı diye konusurken bir anda eşim tüm yorgunluğu ansızın gitmiş gibi sabahı bile beklemeden bavulunu açmaya başladı.



Zaten giderken çok az kıyafet koydurmasının nedenide hemen belli oldu,bavulunda elini nereye atsa Ece’ye birseyler çıktı.



O-bu-şu derken halının üstü doldu ki eşimi tanıdığım için seyahate Tembihli göndermiştim.
-ne bana-ne de Ece’ye bir şey alma demiştim çünkü Türkiye’de her şey var,yok yok…



Sanki ben öyle dememişim bana göre gerekli-gereksiz bir yığın şey alıp taşımış…
Eşimin bana verdiği yanıtsa hep aynı oldu
–Biliyorum sen tembih etmiştin ama ne yapayım dayanamadım…
-Biliyorum bazılarını fuzuli aldım,hatta Türkiye’de daha güzelleri bile var…



Bana öyle geliyorki seyehati boyunca eşimin aklında hep kızı varmış ben fazla aklına gelmemiş olmalıyımki :)diyeceksinizki neden böyle düşünüyorsun ?Alın işte ispatı:)



Görünen köy klavuz istemezmiş :)
YORUMSUZ= Bir taraf kızına aldıklarının bir kısmı ve bir taraf eşine aldıkları...





Tabi üsteki fotoraf işin şakası kızımı kıskanacak değilim :)
Önemli olan günler sonra eşimin sağ sağlim yanımıza gelmesi gerisi boş :)




Ayrıca,
Yalnız kaldığım günler boyunca ,beni yalnız bırakmayan blog dostlarım sevgiyle kalın :)

26.10.2009

KIZIMIN ÇADIRI

Kızımı oyalamak için elimden geleni yapıyorum.Bütün gün ve bütün akşam ben yoruluyorum Maşallah kızımda hiçbir yorgunluk belirtisi olmuyor.


Derlerdi ya büyüdükçe rahatlarsın NERDEEE…


Resmen Oyun delisi bir kızım oldu.Hiç sıkılmıyor,hiç durmuyor ve dediğim gibi hiç yorulmuyorda.
Bense durmadan Ece’nin sırtına koyduğum ter bezlerini değiştirip değiştirip duruyorum…

Eskiden kendi başına oyunlar yaratır kendince oynardı .





EY GİDİ ESKİ GÜNLER



Oysa son günlerde oyununa benide ortak etmeye başladı …

Hal böyle olunca durmadan onun istediği şekillerde oyunlar oynamaya başladık yok kule yapma,yok halka geçirme,yok yastık atma ,yok top fırlatma,yok parkeye ses çıkaran bir oyuncakla vurma vb…

Hele bir kızımın oyunlarına ortak olmayayım mızmırıklanmakmı istersiniz bağrınmakmı…


Artık isteklerini konuşamasada bir iki kelimeylede olsa dile getirebiliyor.

Örneğin canı atınamı binmek istiyor geçiyor oyuncak atının yanına gözümün içine baka baka dıgıdıgıdıgı demeye başlıyor. Oldu ya yorgunsun oldu ya o an işin var,yandıN!!!


Nerden öğrendiyse,Kendini yerlere atmalar,çığlık atmalar,kendince bana bağrınmalar…


Son günlerde farkettimki kendine koltuk arkalarını,masa altlarını mesken tuttu ve böyle kuytu yerlere bir iki oyuncağını taşıyıp onlarla lagulugu konuşuyor.Bende gittim kızıma bir çadır aldım,olurya belki oyun arkadaşı olan beni unuturda:) çadır o’na farklı gelir kendi kendine oynar diye…




Kolay görünsede odamızın içine zar-zor kurduğum çadırını başta yadırgayıp sadece karşıdan seyretmekle yetinsede son birkaç gündür çadırına alışmasıyla Annede rahat etti:)



Şimdilerde elimde çayım karşımda televizyonum keyif yapmakla meşgulüm.Kızımsa beni unutmuş bir durumda,çadırının içine oyuncaklarını taşıyıp yada çadırının içinden oyuncaklarını dışarı fırlatmakla meşgul…


22.10.2009

MİM

İzmir’li blog arkadaşım filiz beni mimlemiş..
Teşekkürler canım
hemen soruların yanıtlarına geçiyorum :)

1-Bloguna neden bu ismi verdin?

Babası kızını Prensesim diye sever…Kızım doğduğundan beri,Aile fertleri başta olmak üzere tüm eş, dost kimle konuşsak Prensesiniz nasıllar derler.Bizimde bu kelime hoşumuza gidiyor bu yüzden Prenses Ece olsun istedim…

2-Blog yazarken star tribiyle istediğin,olmazsa olmaz dediğin şeyler var mı?
Ece geç uyuduğu için blogumu genellikle çok geç saatlerde yazabiliyorum.
Haliyle masamda hep bir bardak sıcak süt oluyor .
+
Ece uyumadan asla blog sayfama yazı yazamam konsantre olamıyorum…
3-En son satın aldığın garip şey?

Ece’ye bebek diş fıçası aldım,daha anlayacak yaşta değil ama öylemesine eline verdim bu durumdan kızım çok memnun oldu dişlerini fırçalıyamasada bol bol fırçayla kaşınan dişlerini kaşıyıp duruyor.
4 -Şeker gibi olduğun anlar?

Eşim ve kızımla tatile çıktığımız zamanlar.

5-Arkadaşım artık sormayın şunları dediğin şeyler?

Gurbettesin,Aileni akrabalarını özlemiyormusun!!
İzmir’de yalnızlık çekmiyormusun !!
İlerde Edirne’ye dönecekmisiniz!!
6-Aynaya bakınca gördüğün?

Şeker tombiş bir anne

7-Kendini okutan blog dediğin?

Doğal ve içten olan blogları
Yaşantılarını kendi yaşantıma benzettiğim blogları
Bebekleri kızımla aynı yaşta olanların bloglarını.
Blogunda biraz hava sezinlediğim blogları okumam
8-Bu blog sahibi/sahibesiyle karşılaşabileceğin yerler?

ege park-bostanlı sahili-form

Sayfasında epeydir mim istediğini belirten Hicran arkadaşımı mimliyorum..





19.10.2009

6.HİS

Çocuklar gerçekten bir alem…

Babamızı sonunda hollanda’ya yolcu ettik.Sanırım babamızın gideceğini hisseden kızım son iki gün resmen babasına yapıştı ve babasının kucağından hiç inmedi .Babamız Bile bu duruma pes dedi.


Eskiler derler ya,benzetmek gibi olmasın ama hayvanlar ve küçük çocukların 6. Hissi çok kuvvetli olurmuş hakikaten inandım buna.



Hem de ne yapışmak kızımın gözleri son iki gündür beni bile görmedi.Adamcağız ne rahat yemek yiyebildi ne de televizyon seyredebildi devamlı bir çift göz onu izliyor ve bebekçe (lagu lugu) laf atıyordu...

Babasının Gideceği sabah Ece sanki babasını uğurlarmışcasına erkenden uyandı .

Konuşabilse beklide hayırlı yolculuklar bile diyebilirdi…

Valizi elinde kapıdan çıkan babasını Hüzünlü hüzünlü seyretti.
Babası evden çıkar çıkmazda kopardı yaygarayı…

Zar zor yatıştırdım…ki Ece daha 14 aylık kimine göre ne anlar ki !!!
Anlıyormuş cidden bende şaştım bu işe…

Ve bütün gün huysuz-huzursuz-neşesiz evin içinde (sümüklü burnuyla)dolandı durdu.


Sümüklü diyorum çünkü 15-20 gün önce başlayan gribal durumu hala devam ediyor ve şakır şakır burnu akıyor bende mendil elimde Ece'nin peşinde koşturup duruyorum.
Tabi birazda üstündeki kırıklık ve huysuzluk nedenide sanırım bu.

Evin içinde kafasını bir o koltuktan bir diğer koltuğa yaslayıp yaslayıp duruyor.



Yani bu aralar bizde durumlar bu …
Kızımla birlikte Dört gözle babamızın hayırlısıyla dönmesini bekliyoruz…

14.10.2009

HERŞEYİN HAYIRLISI

Bu hafta Ece’yi bol bol gezdirdik malum havalar iyiyken değerlendirmek lazım.Tabi güzel kızımın gezmeden anladığı temiz ve güzel hava değil sadece oyuncakçı dükkanları.
Artık bu yaşta ne anlıyorsa…

Girmesine giriyoruz iyi hoşta,oyuncakçı dükkanlarından çıkarken bizim için zor oluyor.Ya elindekini bırakmıyor ya içerden çıkmak istemiyor tepindikçe tepiniyor.

Bu hafta oyuncakçı dükkanında ‘güzellik masasını’ beğendi masanın önündeki sandalyeye oturup dakikalarca kendine baktı ,masanın çekmecelerini açtı, kapadı, ara arada bize bakıp gülücükler gönderdi.



Oysa geçen ay oyuncakçı dükkanında bu masaya bakmamıştı bile.Her defa yaptığı tercihlerle bizi şaşırtıyor.Hatta yanına gelen ufak bir kızcağızada masasını alacak sanarak sinirlendi ve kötü kötü bakarak yolladı …

Bu masayı Almak ve almamak arasında tereddütte kalsakta bizimkinin hevesinin çabuk geçeceğini bilerek vazgeçtik.

Ayrıca Ece bu aralar geceleri çok uyanmaya başladı.Nerdeyse her saat süt ister oldu.Bense bütün gece kızımın biberonuna süt koymak için mutfak ve odam arasında koşturur oldum ,anlayacağınız uykusuzum…

Kızımın bu aralar neden kaliteli bir uyku uyuyamadığını ve neden çok acıktığını merak eder oldum !!!

Ve
Haftaya eşim yurt dışına çıkıyor yaklaşık 10 gün yanımızda olamayacak .Bense bu koca şehirde kızımla baş başa kalacağım.Tabi hal böyle olunca bende bir panik bir panik. ilk defa kızımla beraber yalnız kalacağım için kafamın içinde olumsuz düşünceler dolaşmaya başladı.
Hep –ya …. İle başlayan cümleler.

Malum gurbet ilde fazla eş-dost tanıdıkta yok.Olanlarda bize epeyce uzak oturuyorlar,hani ya acil durumlar için ben yinede telefonlarını aldım ama yinede insanın yakını gibi olmuyorlar…


Anlayacağınız ayrılıktan dolayı şimdiden bende bir hüzün hakim ayrıca yalnız kalacağım için de hafiften bir korku …
Ne diim,Herşeyin hayırlısı.

9.10.2009

EVİ TEMİZLEMEK Mİ !

Eskiden evi süpürmek için elektrik süpürgesini çıkardım mı Ece uzaklaşır bir köşeden beni izlerdi.Sanırım süpürgenin çıkardığı sesten ürkerdi.Anlıyacağınız rahattım….
Böylelikle kızım ayak altında dolaşmaz bende işimi rahat rahat yapardım.




Bugünler de kızımın birçok şeyde olduğu gibi bu konuda da bir anda huyu değişti.
Ben evi süpürmek için ne zaman elektrik süpürgesini açsam gelip süpürgeyi ittirmeye-vurmaya hatta elinde oyuncağı varsa süpürgenin üstüne atmaya çalışıyor.Yani devamlı ayak altında dolaşarak bana hiç ev işi yaptırmaz oldu .




Ayrıca...
Vileda mı ??
O da ne :)
Vileda’yı zaten hiç sevmiyor sanırım ucundaki püskülü korkulacak bir şey sanıyor ve viledayı karşıdan gördümü bağrınmaya başlıyor.



Bu gidişle bilmiyorum evin hali ne olacak ve ben ne yapacağım …

5.10.2009

AGORA


Pazar günü ailecek karşıya geçelim hem dolaşırız hem karşı tarafta bulunan Agora alışveriş merkezini gezeriz dedik ve hazırlanıp evden çıktık.

Hava aşırı sıcak ve bunaltıcıydı.Hafif grip olduğum için Yol boyunca arabanın kliması açık olduğu halde eşime her 10 dakika da bir klimayı mı kapadın diye sordum.
Tabiri caizse beni ter bastı .

Yollar çok kalabalıktı anlaşılan her Pazar olduğu gibi bu pazarda herkes bizim gibi gezmek dolaşmak için kendini dışarı atmıştı.
Nerdeyse 45 dak. sonra gideceğimiz Agora Alışveriş merkezine vardık.Uzun zamandır karşıya geçmediğim için yol bana çok uzun geldi.

Eşim her zaman olduğu gibi ben rahat gezeyim diye Ece’yi aldı ve baba kız Alışveriş merkezini beraber gezmeye başladılar.


Bense mağaza mağaza dolaşmaya başladım malum bir ay kadar sonra Edirne’ye gideceğim oralar buralara benzemez havası kışın buz gibidir.
Dolaştım dolaştım bir iki ufak tefek şey aldım ama istediklerimi bulamadım anladım ki İzmir’e daha kışlık sezon tam gelmemiş iyisimi eşimi ve kızımı bulup ailecek bir yerde kahve içelim dedim.

Daha sonra bizimkileri Elimle koymuş gibi buldum baba kız oyuncakçı dukkanında bakınıyorlardı ve babanın eli gene doluydu.

Babası her oyuncakçı dükkanına gittiğimizde illa kızına bir şeyler alıyor Aslında bu durum artık benim hoşuma gitmemeye başladı çünkü ev ufak ve oyuncakları koyacak yer yok.Her şeyden önemlisi Ece her şeyden çabuk sıkılan bir çocuk ve hevesi 1 günde geçiyor.
Çoğu oyuncağını arkadaşların çocuklarına hediye ettik.Heralde etmesek Ece’nin oyuncakları bizim ıvır-zıvırlardan daha fazla yer kaplardı.

Her ne kadar alma gerek yok dediysemde Eşim her zamanki yanıtı verdi
- Ece benim bir tanecik kızım değil mi! alırım almam benim bileceğim şey dedi

Pehhh…

Daha sonra alışveriş merkezinde bulunan bir kafeye gidip oturduk.Ece acıktığı için önce onun sütünü hazırladım,pusetinin içinde bir güzel içirdikten sonra oyalansın diye eline bir kitap verdim.Yoksa açar kollarını indirin beni pusetten der,demekle de kalmaz bağrınmaya başlardı.



Karı-koca kahvemizi yudumladıktan sonra umduğumuzdan daha kısa süren gezimiz sonucunda Tekrar karşı tarafa geçip Altıntepe’de yemek yemeye karar verdik bahaneylede İzmiri ve İzmir körfezini tepeden seyrederiz dedik tek çekincemiz yer bulabilirmiyiz olduysada bir şansımızı denemeye karar verdik ve toparlanıp arabamıza bindik ve Karşıyaka’ya doğru yola çıktık.

Altıntepe’ye vardığımızda başta arabamızı koyacak yer bulmakta zorlandık anlaşılan havayı güzel bulan buraya gelmişti.Etraf çoluk-çocuktan geçilmiyordu –eşime yok dedim iyisimi biz dönelim yer bulmak imkansız gibi geldiyse de kafeteryası full olmasına karşın restaurantın da birkaç boş masa vardı ve hemen oturduk.Ecemizde yolda uyumaya başladığından rahat ettik.




Sanırım Ece'ye temiz hava iyi geldi ve Tepede bulunduğumuz süre içersinde Ece ara ara uyandıysada çoğunlukla uyudu.Bizde eşimle rahat rahat Yemeğimizi yiyip çayımızı içip evimize döndük.Böylelikle bir pazar günümüzde güzel bir şekilde sonlandı.
mutlu kalın

1.10.2009



DOKTOR KONTROLÜ

Bugün kızımın aylık rutin doktor kontrolü vardı..
Bahaneyle de hem şu bir türlü geçmeyen burun akıntısını hem de ara ara çıkan hafif ateşini de doktoruna göstermiş oluruz dedik.


Hem de Doktor çıkışında gidip bir yerlerde yemek yeriz diye düşündük.Toparlandık ve evden çıktık.

Randevulu gitmemize rağmen Poliklinikte epeyce bekledikten sonra nihayet sıra bize geldi.Doktoru hemen tanıdı Ece’yi ve gülümsedi.
Ece’de hemen tanıdı doktorunu ve yaygarayı kopardı .

Artık hiç sevmiyor doktorunu ve bağrınmaya başlıyor oysa eskiden doktor amcası Ece’yi muayene ederken bir şekilde kandırmayı başarıyordu ama artık büyüdü kızım öyle numaraları yemiyor.Neyseki adamcağız zar zor Ecemizi kontrol ettikten sonra tanıyı koydu.
Kızımız Hafif bir gribal enfeksiyon geçirmiş sabretmeliymişiz bugün yarın geçermiş,ara ara ateşinin çıkmasıysa gripten değil dişlerindenmiş,bebeklerde olurmuş bazen diş çıkarma dönemlerinde hafif ateş çıkması.
Olmaz ama,olur ya Yinede ateşi yükselirse arayın beni dedi.

Doktorundan pek memnunuz gerçi bu değiştirdiğimiz 4.doktor olsada.

Her gittiğimizde kızımızla oldukça iyi ilgileniyor ve sabır taşı gibi . (özellikle benim sorduğum sorulara)




Sonuç olarak içimiz rahatladı.Doktor en azından kullandığınız ilaçları artık kesin dedi,zaten kızıma her ilaç verdiğimde üzülüyordum neticede adı üstünde ilaç suni bişey yararı kadar zararıda var.

14 aylık 12.400 gr. Maşallah dedi ve dedik…

Doktor her ihtimale karşın yeni bir reçete yazarken bir ara kafasını kaldırıp bize baktı ve anne iri baba iri kızınızın da kilosu, bu açıdan bakarsak normal dedi ve gülümsedi…Ama o an gülümseyen sadece doktordu…Bense iç dünyama dönmüş ve düşünmeye başlamıştım.

Ben bu kiloları neden veremiyorum diyeeeee :)

Ve bugün evlilik yıldönümümüz

Eskiden (bekarken)5-6 senelik evlileri gördüğümde vay be derdim…
Şimdi sanırım bize de vay be diyen çıkıyordur.
Oysa evlendiğimiz gün hafızalarımızda hala daha dün gibi… mutlu kalın…


Teşekkürler gene beklerim...